
01 Haz UN Global Compact Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Yılmaz Argüden Yeşil İş ve Yaşam Dergisi ECOIQ’un son sayısına konuk oldu
(Haziran 2014, Yeşil İş ve Yaşam Dergisi ECOIQ) Küresel ölçekte sürdürülebilirlik çalışmaları açısından en önemli ve yaygın yapılardan biri UN Global Compact (BM Küresel İlkeler Sözleşmesi – UNGC). Kurumların kendi istekleriyle üye oldukları ve raporlama yaptıkları ama özgün mekanizmasıyla birçok kurumu dönüştürme konusunda oldukça maharetli olan UN Global Compact’in Türkiye sekreteryasını 2012 yılından bu yana TÜSİAD ve TİSK ortaklaşa üstlenmiş durumda. Kurumun, Türkiye macerasının başından beri liderliğini üstlenen Dr. Yılmaz Argüden’in kısa bir zaman önce Global Compact Dünya Ulusal Ağlar Başkanı seçilmesi de gerçekten takdire ve ilgiye değer. Hal böyle olunca, UNGC’nin bugününü ve yarınını konuşmak üzere kayıt cihazımızı Dr. Argüden’e tutmak da şart oldu. Söyleşi de gösteriyor ki, bu alanda önümüzdeki dönemde önemli gelişmeler göreceğiz. Sürdürülebilirlik çalışmaları için oldukça iyi bir işaret… (Barış Doğru)
– Yılmaz Bey bize biraz UN Global Compact’ın genel hikayesini aktarabilir misiniz?
UN Global Compact’in (BM Küresel İlkeler Sözleşmesi – UNGC) nüvesi, dönemin Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Kofi Annan’ın 1999 yılında Davos’ta yaptığı konuşmada açıklandı aslında. Annan, bu konuşmasında kısaca şunu diyordu: “Dünyanın daha yaşanabilir bir yer olmasını istiyorsak, bu sorumluluğu sadece devletin üzerine bırakamayız. Bu sorumluluğu, şirketler, sivil toplum örgütleri, devletler ve bireyler, yani herkes üstlenmeli. Bu saptama, son derece önemliydi. Ardından “ne yapacağız?” sorusu ortaya çıktı. Nihayetinde BM’nin devletler üzerinde bile bir yaptırımı yok. Şirketleri, kurumları nasıl bu sürece dahil edecekti? Bunun üzerine şöyle bir yol bulundu: Biz, insanların kendi gönüllülük esaslarıyla dahil oldukları temel bir “Compact”, yani bir sözleşme hazırlayalım. Oturuldu, insan hakları, çalışma standartları, çevre ve yolsuzlukla mücadele gibi dört temel alanda 10 temel ilke belirlendi ve kurumların başındaki insanlardan, bu 10 ilke üzerine her yıl neler yaptıklarını raporlamaları istendi. Bu ilkelere imza atan ve her yıl bu raporlamayı yapan her kurum UNGC’nin üyesidir. Bu raporlamanın dış denetimden geçip geçmediği, doğru veya yanlış olması, hangi seviyelerde hedefler koyduğu, bunların hepsi raporlayanın kendi bileceği iş. İlk bakışta son derece kolay ve etkisiz gözüküyor değil mi?