"Herkesin uygun fiyatlı, güvenilir, sürdürülebilir ve modern enerjiye erişiminin güvence altına alınması."
Enerji, modern ekonomilerin faaliyet gösterebilmesi için merkezi önem taşır ve doğal olarak diğer Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’yle ilişkilidir. Enerji, toplumsal eşitliği artırıp milyonlarca insanı yoksulluktan kurtararak dünyanın gelişimine imkan tanımaktadır. Ancak, enerjinin ekonomik ve toplumsal önemi çevresel etkisinden bağımsız düşünülmemelidir. Enerji, toplam küresel sera gazı salımının yaklaşık %60’ının kaynağıdır.(i)
Bununla birlikte, 2015 yılı ilerleme raporuna göre dünya, 2030 hedeflerine ulaşmak için gerekenin oldukça gerisinde kalmaktadır. Yaklaşık 1,1 milyar insan herhangi bir şekilde elektriğe erişimden mahrum kalmakta, çoğu Afrika ve Asya kırsallarında yaşayan 2,9 milyar insan ise temiz pişirime imkanlarına erişememektedir.(ii)
Yıllık küresel yatırım; enerji erişimi, verimliliği ve sürdürülebilirliği konusundaki hedeflerin gerçekleştirilmesi için gerekenin yalnızca üçte birini karşılamaktadır.(iii)
Bu hedefin işletmelerle ilgisi nedir?
Sanayi devriminden beri fosil yakıtlar toplumun yoksulluktan kurtarılmasında faydalı olmuş ve sağlık, eğitim ve insan yaşamının neredeyse her alanındaki gelişmelere olanak sağlamıştır. Hava karardıktan sonra yakılan lamba kadar basit bir şey bile kalkınma için oldukça etkili olmuştur.
Ne var ki bugün fosil yakıtlardan elde edilen enerjinin bir maliyeti olduğu anlaşılmıştır. Atmosferde artmakta olan karbon seviyesi, içinde bulunduğumuz ekosistemi tehdit edecek seviyede bir iklim değişikliğine yol açmaktadır.
Ekosistemin bozulması toplumsal kargaşa ve ekonomik istikrarsızlık riski taşır, dolayısıyla düşük emisyonlu ve düşük etkili enerji kaynaklarına geçiş yapmak, geçtiğimiz yüzyılların kazanımlarını sürdürmek için kaçınılmaz hâle gelmiştir.
Aynı zamanda enerjiyi, ona erişimi olmayan milyarlara ulaştırmak yeni pazarların oluşması ve finansal refahın yayılması için kritik önem taşır.
“Finansal mutemetlerin artık ilgili ESG (Çevresel, Toplumsal, Yönetişimsel) faktörleri artık yatırım süreçleri veya ilkelerine entege edebileceklerine ve etmeleri gerektiğine inanıyoruz. Birçok yatırımcı iklim risklerini azaltıp, fırsatlardan istifade ederek ve düşük karbonlu bir ekonomiye geçişe uyum sağlayarak “E” (Çevresel) bileşenine hususi bir önem veriyor” (BlackRock Investment Institute, 2016)
İş dünyası neler yapabilir?
Şirketler hâlihazırda yatırımcı ve tüketicilerinden karbon ayakizlerini düşürerek iklim değişikliği konusunda harekete geçmeleri gerektiği mesajını almaktadır. Uyuşmazlık, beraberinde itibar kaybı riskini getirmekte ve şirketlerin faaliyetlerinin toplum tarafından kabul edilmesinin önünde engel oluşturmaktadır.
İşletmelerin enerji verimliliğini artırması ve karbon fiyatlandırma sistemi kurarak bunu karar alma sürecine dahil etmesi gerekmektedir. Bu uygulamalar ucuz ama kirli enerji ile yenilenebilir enerjiyi karşılaştırırken daha adil bir kıyas yapma imkânı tanıyacaktır.
Özel sektör geniş anlamda değişime öncülük edebilmektedir. Şirketler, tedarikçileri, hükümetleri ve toplulukları fosil yakıtlardan uzak durma konusunda ikna edip eğitebilme potansiyeline sahiptir. Ayrıca, özel sektör, elektriği olmayanların hiç fosil yakıt kullanmadan doğruca düşük salımlı -veya salımı olmayan- enerjiye geçmesinde yardımcı olabilmektedir.
Aşağıda şirketlerin etki yaratmak için yapabileceği uygulamaları bulabilirsiniz:
Sorumlu Davranın
Fırsatlar Yaratın
UN Global Compact’in On İlkesi ve Hedef 7 arasındaki ilişki
İnsan Hakları & Çalışma Standartları (UN Global Compact İlke 1, 2, 3, 4, 5, 6)
Sağlık ve esenlik için yeterli hayat standartlarına sahip olmak İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve uluslararası birçok sözleşme ve anlaşma ile güvence altına alınmıştır.
Çevre (UN Global Compact İlke 7, 8, 9)
Enerji halihazırda sera gazı salımının %60’ını oluştururken gelecekteki enerji kullanım metodları ve kaynak kullanımı iklim değişikliği ve dünyamız için büyük sonuçlar doğurmaktadır. İster kömürün çıkarılması olsun ister barajların yapılması, her türlü enerji üretiminin çevresel bir maliyeti vardır.
Yolsuzlukla Mücadele (UN Global Compact 10. İlke)
Enerji sektöründeki yolsuzluk pazarlarda bozulma yaratmakta, tüketiciler için enerji fiyatını yükseltmekte, maden çıkartma haklarının adaletsiz bir şekilde dağıtılmasına neden olmakta ve böylelikle sağlık, güvenlik ve çevre denetimlerinin zayıflamasına yol açmaktadır.
“Uluslararası her beş rüşvet vakasından biri madencilik sektöründe ortaya çıkmaktadır. Yolsuzluk, uluslararası yatırımcılara vergi olarak dönerek iş yapma maliyetini artırmaktadır. Ayrıca, ev sahibi ülkeleri ihtiyaç duyulan gelirden yoksun bırakmakta ve kalkınma hedeflerine ulaşmak için kaynakların etkin dağıtımını önemli ölçüde değiştirmektedir.” (OECD 2016)
------------------------------------------------------------------
(i) Sustainable Energy For All, http://www.se4all.org/sdg7
(ii) World Bank; International Energy Agency (2015), https://openknowledge.worldbank.org/handle/10986/22148
(iii) World Bank; International Energy Agency (2015), https://openknowledge.worldbank.org/handle/10986/22148